Halk arasında "Göz Tansiyonu" ya da "Karasu Hastalığı" olarak bilinen glokom, göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesidir. Buna bağlı olarak kişinin görme alanında yavaş yavaş daralmalar meydana gelir.
Kendini hastalığın en son aşamalarında fark ettiren sinsi bir hastalık olan glokom, geç tanı konulduğunda görme sinirinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlar oluşturabilir.
Göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir. Yükselen göz içi basıncı da göz siniri hücrelerine zarar verir. Normalde gözümüzün içinde gözümüzün iç dokularını besleyen aköz sıvısı dediğimiz bir sıvı üretilir.
Gözümüz her yanı kapalı bir balon gibi düşünelim, bu düzenli üretilen sıvı düzenli olarak da gözümüzün etrafını 360 derece saran aköz kanallarından (trabekulum) akar ve sistemik dolaşımımıza karışır. Böylece devir daimi sağlanan bu sıvı göz içinde birikmemiş olur. Ancak bu kanallardan dışa doğru akım zayıflarsa göz içinde sürekli üretilen sıvı birikmeye ve zaman içinde de göz içinde basınç artışına sebep olur. Artan basınç görme sinirine zarar verir, görme siniri hasar gördükçe de görme azalır.
Göz tansiyonu gizli bir tehlike olarak bilinir. Çünkü göz tansiyonuna bağlı hasar çevre görme alanımızdan başlar, giderek merkeze doğru gelir. Bizler tam karşıya baktığımızda görmek istediğimiz yeri görebildiğimiz için başlangıçta oluşan çevre görme alanımızdaki daralmanın farkına varmayabiliriz.
Glokom tedavi edilmezse körlükle sonuçlanan bir hastalıktır, ama düzenli kontrollerle, tanısı konup ömür boyu kontrol altında tutulur. Genel olarak kırk yaş üzerinde oluşur. Herhangi bir belirti göstermez. Hastalar ancak son dönem görme kaybı yaşandığında fark eder ve geri dönüşü yoktur.
Göz tansiyonu 2 farklı yöntemle ölçülür. Göz tansiyonu ölçen cihazlara tonometre adı verilmektedir. Genel olrak iki farklı tonometre kullanılmaktadır. Havalı tonometre ve applanasyon tonometresi.
Havalı tonometre sık kullanılmaktadır. Kişi çenesini tonometre cihazının çeneliğine koyar ve karşısında bulunan dijital küçük ekrana bakarken göüne hava püskürtülür. Bu şekilde cihaz göz tansiyonunu ölçer.
Aplanasyon tometresi adı verilen cihazlar ise göze temas ederek göz tansiyonunu ölçerler. Göze anestezik bir damla damlatılır. Tonometre cihazı korneaya temas ettirilerek göz tansiyonu ölçülür.
Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler hastalığa karşı daha hassas hale gelebilir.
40 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır.
Bu özelliklere sahip kişilerde glokom hastalığının ortaya çıkma riski normalden daha yüksek olduğu için bu kişilerin görme sinirindeki hasarın erken tespiti amacıyla düzenli olarak göz muayenelerini yaptırmaları gerekmektedir.
Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önemlidir.
Göz tansiyonu ölçümü genel muayene kapsamında kolay ve hızlı şekilde yapılabilmektedir. Kapsamlı göz muayeneleri sırsında göz ölçümü ve göz tansiyonu ölçümü muhakkak yapılmalıdır. Yapılan bu ölçümler sayesinde şikâyet olmasa dahi bir hastanın glokom şüphesi taşıyıp taşımadığı tespit edilebilir.
Glokom hastalığının temeli optik siniri oluşturan lif tabakasındaki kayıplardır. Bu nedenle hastalık bulgusu olan kişilerin Retina Sinir Lifi muayenesini yaptırması hasarın tespiti için gereklidir. Bu kısımda özel ışık ve fotoğraf filmi teknikleri ile bilgisayarlı destek görüntüleme yöntemi kullanılır. Göz tansiyonu saplamak için yine kornea kalınlığı ölçümü ve görme alanı gibi testlerde yapılabilir.
Glokom erken teşhis edilebildiğinde kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Özellikle ailede bu hastalığı taşıyan bireylerin düzenli kontrollerini ihmal etmeden yapmaları tedavinin başarısı için oldukça önemlidir.
Bugün için genelde tanı sonrası ilk seçilen yöntemin ilaç tedavisi olmasına rağmen, ilaç tedavisine yeterli derecede yanıt vermeyen hastalarda laser tedavisinin ya da cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanmasına karşın, özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan laser girişimleri ya da cerrahi yöntemler de kullanılabilir.
Glokom ilaçlarının en büyük sıkıntısı hastalarda alerji geliştirebilme potansiyelidir. Bu nedenle bazı hastalarda ilaç tedavisi sürdürebilirliği zordur. İlaç intoleransı gelişen bu hastalarda ilk seçenek lazer yada cerrahi tedavi olacaktır.
Glokomda ilaç tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmış, etkili yeni ilaçlar tedavinin başarısını büyük ölçüde artırmıştır. İlaç tedavisinde önemli olan hastanın ilaçları sürekli olarak düzenli kullanmasıdır.
İlaç kullandırılmayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen olgularda kullanılan cerrahi yöntemler de son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlayabilmektedir.
Göz tansiyonu tedavi edilirken hastanın rolü çok önemlidir. Kronik bir hastalıktır ve tedavi ömür boyu sürer. Hastanın tedaviye uyumu hekimin tedavi başarısında büyük rol oynar. Kararlı olmak çok önemlidir çünkü görme yeteneğini devam ettirebilmek için bu şarttır.
Glokom tedavisi sürecinde sıklıkla göz damlaları kullanılır. Kullanılan damla, göz içi basıncını düşüren etkiye sahip olduğu için hastalığı kontrol altında tutmaya yardımcı olacaktır. Genellikle bir damla çeşidi ile başlanır. Burada en önemli olan konu hastanın verilen damlayı belirtilen aralıklarla kullanmasıdır.
Damlanın etkisini anlamak için 2 – 3 hafta kullandıktan sonra göz tansiyon ölçümü için tekrar kontrole çağırılır. Bu aşamada ilacın etkisine bakılır ve aynı ilaç ya da farklı önerilen damla ile tedavi devam ettirilir. Hasta mutlaka doktoruna başka kullandığı ilaçların varsa hastalıkların bilgisini vermelidir.